16 Haziran 2016 Perşembe

GLOBAL TRENDLERİN GELENEKLERE DÖNÜŞMESİ

"Günümüzde hemen her alanda, her uzmanlık dalında bir  ”tamlayan” olarak karşımıza çıkan trend kelimesi, gelip geçici heveslerin ifadesinden uzgörü tahminlerine kadar, her bir farklı durumu betimlemek için kullanılan, geniş frekanslı algı alanına sahip, ağırlıklı olarak bilimsel ve teknolojik tabana bağlı/bağımlı bir kavramdır; yükselen ve alçalan her türlü (sanatsal, ekonomik, politik, sosyolojik...) eğrisel hareketin "göstereni" olarak kullanılır."  Kavramın bu ön açılımı ile birlikte, bizi zaman boyutunda bu yazının içeriğine taşıyacak küçük bir detayı da hatırlamakta fayda var: "Trend kavramı (bir “tamlayan/gösteren” olarak)  iki, beş ve on yıl içinde toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından kabullenilerek uygulanan/yapılan her tür davranışları, hareketleri, durumları tanımlamakta kullanılır."

Trendlerin yaşam döngüsü, bilimsel ve teknolojik tabana bağlı/bağımlı olmak özellikleri ile günümüzde iki, beş ve asla on yılı geçemiyor fakat gelişimin çok yavaş olduğu dönemlerde yüzyıllarca sürenleri bile vardı. Kötü olan, yanlış varsayımlarla mutlak doğru olarak toplumlara kabul ettirilen bazı trendlerin sebep oldukları zararların çok sonraları anlaşılmış olmasıdır ama, iyi ve hoş olan bazı trendler de özellikle bizim gibi duygusal ağırlıklı yaşayan toplumlarda kalıcı olmuşlar, geleneklere dönüşmüşlerdir.   

Reçel  -herkesçe bilindiği gibi-  meyvelerin, sebzelerin ve çeşitli çiçekler ile yapraklarının farklı şekillerde şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlıdır. Sebzeler ile yapılan reçeller günümüzde unutulmaya yüz tutmuş olsa da her biri coğrafyasının yöresel tadlarını taşıyan reçeller, geleneksel kahvaltıların vazgeçilmezleri olarak sofralarımızı hala süslüyorlar.
Bir trend olarak hayatımıza giren ve gelenekselleşen reçelin temel maddesi şeker, binlerce yıl öncesinde, Hindistan ve Çin'de biliniyor, şeker kamışının kaynatılması ile elde ediliyordu. Zaman içinde Persliler tarafından da tanınan şeker, Arapların 7.yüzyılda Pers krallığını ele geçirmesiyle birlikte Kuzey Afrika ve İspanya üzerinden Avrupa'ya da yayıldı. 18.yüzyıla kadar sadece şeker kamışından üretilebilen şeker, kahve ve çay gibi lüks bir üründü ve hatta bir hediye konusuydu. Çünkü bitki, sadece tropikal ve/veya yarı tropikal iklimlerde yetiştirilebiliyor ve Avrupa'ya da Amerika'dan getirtiliyordu. 1796-1800 yılları arasında Almanya'da yapılan AR-GE çalışmaları sonucunda şeker pancarından şeker üretilebildi fakat Fransa'da kurulan ilk fabrikada günde 1000 kg pancar işlenebiliyor ve sadece 50 kg. şeker elde edilebiliyordu.

Trend kavramının en temel ilkelerinden biri "toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından kabullenilerek uygulanan/yapılan her tür davranışları" kapsamak zorunluluğudur. Günümüzde "trend" kavramını aşarak gelenekselleşmiş olan reçelin tarihsel serüveni, toplum tarafından ulaşılmasının adeta imkansız olduğu devirlerde, Osmanlı Saraylarının mutfaklarında başlar. Gelenekselleşmesinin ve inanılmaz zenginlikte çeşitler ile tadlara ulaşabilmesinin yegane sırrı, saray hekimleri ile mutfaklarındaki aşçıların bitmez tükenmez araştırmalarında gizlidir. Şeker o derece nadir bulunur ve pahalı bir ürünmüş ki, saray aşçılarının bile tatlılara dörtte bir oranında bal ilave ettikleri rivayet edilir. Bu artık öyle bir hazinedir ki halk, ekonomik anlamda seri üretimi yapılabilen şekeri satın alabilecek güce ulaştığında, o şekeri nasıl tüketebileceği konusunda adeta ansiklopedik bilgiler içeren bir "reçel ve şekerleme tarifleri" kılavuzuna da sahip olmuştur. Dilden dile,kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılan bu birikimlerle her kadın evinde reçel yapabilecek doğal bir yetenekle öylesine özdeşleştirilmiş ki beceremeyenler adeta toplumdan dışlanır bile olmuşlar. Global veya yerel, hiçbir "trend" bu güce sahip değildir.

Günümüzde sağlığa neredeyse zararlı diye baktığımız şeker, reçel formunda,  Osmanlı’da da şifa veren bir gıda olarak görülmüş. Hatta reçel Osmanlı’ya ilk geldiğinde önce eczacıların kontrolünde imiş. Reçelhaneler o dönemde bir nevi eczane gibi çalışmış,  reçeli ilaç olarak  üretmişler. Bütün doğu toplumlarında olduğu gibi, Osmanlı’da da meyvenin, çiçeğin, sebzenin faydaları tespit edilerek kullanılırmış. Bronşite ve nefes darlığına faydalı, mide yanmalarını engelleyen, karaciğer rahatsızlıklarını iyileştiren ve daha birçok şifalı reçeller hep eczacılar tarafından yapılmış. Osmanlı-Türk mutfağının en temel, en geleneksel ürünlerinden biri, reçeller ilaç olarak kullanılmış.

Geleneksel olan, gelip geçici değildir;  gelenekler trendler gibi dönemsel ve ölümlü değildirler. Gelenekler bilimsel ve teknolojik gelişmeleri kullanabilirler hatta doğumları bile bu alanlardan kaynaklanmış olabilir fakat organik olmayan hiçbir alana bağlı ve bağımlı değildirler; insanlarla, ait oldukları toplumlarla bütünleşir, birlikte yaşar ve gelişirler. Bu öylesine bir yaşam tarzıdır ki, istisnasız bütün bireyler  üzerinde yarattıkları yaptırım güçleri ile, trendlerin çok çok ötesine geçerler.  

trendsSoul Danışmanlık

Özlem Devrim
Endüstriyel Tasarımcı - Tasarım ve Trend Danışmanı
Applied Futurist

0532 404 7717